Ana içeriğe atla

           

 

BÜYÜK KASVETLİ VE İNCE BİR BİNA 

 

İNCE BİR BİNA

         

          Böylesine alelade ve pespaye bir hayatın yaşamaya değer olup olmadığı tartışılmalı. İnsan ki alemin en değerli varlığıyken bu denli değersiz meşgaleler ile meşgul olabilir mi? İçinden oluk oluk kir akan bir hayat, bu hayatta yaşama ve yaşatma mecburiyeti ile ömrünü heba eden bir yığın insan. Şu sokaktan her gün binlerce insan gelip geçiyor belki. Aynılık ve monotonluk çukuruna hapsolmuş. Gönüllü birer kader mahkûmu her biri. Dert bu ya! Hayatının yarısından fazlasını bir kuruş para için satacak, evde bekleyen evlatlarını doyuracak. Her şeyini ona verip hiçbir şey alamayacak. Hayat bazen nankör bir döngüdür ve bu döngüde emek çoğu zaman zayi olur.

          Düşünceler ile meşgul zihnini bir an boşalttı ve etrafına baktı. Hasta yatağında bazen oturabildiği tekerlekli sandalyesinde büyük gösterişli bir o kadar da tarihe karışmış bir odada yalnızdı. Bu oda gençliğinde ona düşen, üç katlı bir binanın en üst katında, sokağa ve hayata en uzak yerdeydi.

        Sokak boyu aceleci adımlarla önündeki insanlardan bazen müsaade isteyerek bazen de onlara omuz atarak ilerliyordu. Bir yandan küçük ve kısa adımlarla geride kalan kızını çekiştiriyor; bir yandan karısına beylik cümleler kurarak onu uyarmaya, büyük ana hazırlamaya çalışıyordu. Bakındı etrafına, yıllar sonra çocukluğunun geçtiği yerlere gelmişti. Sokağın ve insan kalabalığının içinde durup karısına ve çocuğuna birkaç anı anlattı, anlattı ve anlattı. Dinlemedi, dinlemez yalnızca anlatırdı. Gözleri parıldadı bu sefer, daha mutlu anlattı. "Geldik, geldik işte bu apartman!" İçeri girmeden üstünü başını düzeltti, çocuğunun üstünü başını çekiştirdi. “Unutmayın ilk defa onunla karşılaşacaksınız. Her zaman ilk intiba önemli derdi. O yüzden çok dikkatli olmalıyız.” gibi türlü alışılmış cümleler ile konuşmasını sürdürdü. Bu büyük kasvetli ve ince binanın önünde yorgunluk ve heyecan birbiriyle idi.

       Pencereden gördü onları hiç beklememiş edası ile uzaklaşıp heyecanını başka şeylerle ilgilenerek dağıtmaya çalıştı. Odadaki küçük televizyon, yıllardan kalma emektar radyo, masada duran birkaç kitap... Hiçbirine veremedi kendini. Heyecanlanmazdı normalde, buz kesilirdi gençliğinde. Uğraşmaya değer görmedikçe emek vermezdi hiçbir şey için. Yalnızca öğrencilerine... Yalnızca eğitim adına pır pır ederdi kalbi, yerinde duramazdı o zaman. Ama şimdi... “Yaşlandık sıra değişir insan” derlerdi de inanmazdı. İlgilenecek hiçbir şey bulamayınca beklemeye başladı. Yıllar olmuştu görmeyeli. Özlemişti. Eskiden böyle miydi? Yazları gelir, okul açılana kadar çıkmazdı evinden. Elinde büyüdü deseler yeriydi. Ama bunu kabul etmez, onunla büyüdüm derdi. Beklemek düşünmekle mümkündü belki de, biraz katlanılamaz. Sonunda geldi. 25 yıl sonra görmüştü torununu. Yirmi beş yıl. Yirmi beş... Neler değişirdi yirmi beş yılda, neler olurdu; iç geçirdi. Tanrı bir yirmi beş yıl daha armağan eder miydi? Geçmişi yaşadı aklında. Tekrar baktı torununa. Tertipli, temiz kıyafetlerine; yüzüne... "Ne güzel bir çocuk olmuştur şimdi. Eskiler derdi ya, çakı gibi. Kibar ve naif tam bir beyefendi, ona da bu yakışırdı zaten." diye söylendi içinden. Torunu geldi elini öptü. Seslendi yüksek sesle, karısını ve kızını çağırdı. Sonradan girdiler odaya. Kaş göz işaretleriyle anneannesinin elini öpmelerini emretti. Konuşmaya başladı. Yüksek, rahatsız edici bir sesle ve nereye ait olduğu tam olarak anlaşılamayan bir şive ile anlattı, anlattı ve anlattı. İşinden, parasından ve arabasından söz etti. Bu söylev saatlerce sürdü. Salondakiler sıkılsa da belli edemiyordu. Adam konuştukça anneannesi, gelinine ve yanında oturan küçük tatlı kız çocuğuna baktı. Mahcup bir eda ile bakıştılar, dertleştiler. Bazen böyle olur. Konuşmadan dertleşirsiniz tanımadığınız insanlarla. O sırada hala salonda gürültü hakimdi.  

 

ÇAĞATAY DEMİÇ

Gorsel
Yazar Ad Soyad
ÇAĞATAY DEMİÇ
Yazı Başlığı
BÜYÜK KASVETLİ VE İNCE BİR BİNA

Hizmetlerimizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanıyoruz.

asbu.edu.tr' yi kullanarak çerezlere izin vermiş olursunuz.