Bu kaçıncı sonbahar, kaçıncı kış böyle? Dört mevsim hakimdir vatanımızda diye öğrendik ta
ilkokulda oysa. Hiç mi ilkbahar görmeyecek bu memleket? Hiç mi yürekleri ısıtan bir güneş
eşliğinde, ilkbahar çiçeklerinin kokusuyla uyanmayacağım güne? Ben artık sıcaklık istiyorum,
çiçek kokusu istiyorum bahçelerde, sokaklarda. Sabah kızarmış ekmeğin kokusuyla, annemin
mutfaktan “-Haydi oğlum uyan, yemek hazır” diye bana seslenmesiyle uyanmanın
mutluluğunu istiyorum. Yüreklerin en içten mutluluğunu yani, en saf olanından.
Hasret kaldım. Hasret kaldım birçok şeye. Yaprakları sürekli daha açmadan solan, üzerine
karlar yağan memleketim artık yeşillensin istiyorum, çok mu? Yürürken sokaklarda, okulda,
bahçede, evde; içimi önü ardı kesilemez düşünceler yerine, sebepsiz mutluluklar alsın
istiyorum. Fakat her gün daha karanlık, daha soluk bir güne uyanıyorum. Ankara’nın kapalı
şehir oluşunu bilirim. Doğduğumdan beri Ankara’da yaşarım. Hoşuma da gider griliği
Ankara’mın ama bu öyle bir soluk, öyle bir karanlık değil benim bahsettiğim. Her seferinde,
bir sonraki günün ilkbahar olacağına inanıyorum oysa ve her seferinde yanılıp, umudumu
günbegün yitiriyorum. Umutsuzluk yakışmaz derdim insanlara kendimi anlatırken oysa. Umut
denince akla ilk gelen isim olmak isterdim. Şimdiyse umutsuzluklar diyarında yaşayan garip
bir insanım sanki. Öyle bitap haldeyim işte ben.
Sabahlara yine annemin sesiyle uyanıyorum. Yine annemin o müthiş kokulu kızarmış
ekmeklerini koklayarak, annemin o güzel sesini duyarak uyanıyorum ama hep bir şeyler eksik
hissettiriyor. O kızarmış ekmeğin yanındaki çay mı? Kızarmış ekmeğin üstündeki yağ mı bal
mı? Yo, bunların hiçbiri değil. Hissettiğim mutluluk aynı fakat bir şeyler eksik işte,
hissediyorum. Önceleri mevsim ne olursa olsun, dışarıdaki hava nasıl olursa olsun, o yemeğe
oturunca içimi hep bir mutluluk kaplardı, ısınırdım. Şimdilerdeyse ısınamıyorum. İçimi bir
keder kaplıyor istemsiz. Belki kendimi suçlu hissediyorumdur; memleket ilkbaharı kaç yıldır
göremiyorken ben nasıl mutlu olabilirim diyerek. Engelleyemiyorum da. Elimde değil. Tanrı,
doğarken vermiş bana vatan sevdasını. O yüzdendir belki de bunca mutluluğun içerisinde
matem tutuşum.
Ben artık ilkbahar sabahına uyanmak istiyorum, çiçek kokulu. Annemin sesiyle uyanıp
yemeğe gittiğimde yastaymışçasına bir hissiyat içerisinde olmak istemiyorum. Artık yeşil bir
memleket ve sokakların, bahçelerin şen çocuklarla dolmasını istiyorum. Geleceğimi istiyorum
ben, geleceğini istiyorum bu memleketin.. Çok mu şey istiyorum?
