Göremedi beni, herkes gibi.
Herkes gibiyim sandı. Haklıydı, benimde hayat bile eksikken tamamlanma gibi aptal
bir takıntım vardı, uyumadan önce kafamı yoran şeyler vardı, uyanınca yorgun
hissettiklerim, kaçıp saklanmak istediklerim, yakalandıklarım vardı. Her gün; bana
hayat tarafından zorbalıkla öğretilen yeni şeyler vardı, herkes gibi. Haklıydı masum değildim, herkes gibi.
Haklıydı, özel değildim. Öyle hissettirilmedim, hissettirmek için çabalayanları
reddettim, zaten onlarda terk etti beni. Haklıydı, farklı değildim. Çok çabaladım ama
ben de herkes gibi yalnız ve kalabalıktım. Durgun ve dalgalı. Şüpheci ve itaatkâr. Ben
hem herkes gibi hem de kendim gibiydim. Herkes gibi olduğum için eleştirildim,
reddedildim. Kendim gibi olduğum zamanlarda farklı olmadı hani, deli damgası yedim, dalga geçildim, gülünç duruma düştüm.
Ben hem herkesi sevecek kadar saf, hem de herkesten nefret edecek kadar
işlenmiştim. Herkes gibi olmayı hep reddettim, kendim olduğumdaysa herkes gibi
olmaya zorlandım. Ben, diğerleri ile kendim arasında sıkıştırılmış biriydim. Kendimde
kalabilmek için mücadele verdim hep, “biz seni böyle kabul ettik” deyip gülenlerle
içten içe çok münakaşa ettim. Yadırgandıkça, arsızlaştım. Başka seçeneğim de yoktu
hani, gülüp geçmeliydim bende. İnsan olmamın arkasına sığınmalıydım. Aklı selim
kalabilmek için deli taklidi yapmalıydım. Öyle de yaptım. Ben de insandım, herkes
gibi lâkin sadece ben göze battım. Gözden düşen de ben oldum, göze alınmayanda herkes gibi; ben gibi, sen gibi, biz gibi.
